CHP, hazırladığı “Kovit-19 raporunda, koronavirüsün, istihdam ağırlıklı başta otomotiv, yan sanayi ve tekstil olmak üzere, lojistik, turizm ve ihracat olmak üzere bir çok sektörü durma noktasına getirdiğini, bunun da işsizliği hızla artıracağını vea kayıt dışı çalışanlarla birlikte sosyal kesimlerin hepsi için bir koruma programının açıklanması gerektiğini belirtti.
CHP Antalya Milletvekili Çetin Osman Budak, ” Türkiye Ekonomisi’nde Covid-19 Tahribatı” raporunda ekonomide tahribatın büyük olacağına dikkat çekti. Türkiye ekonomisinin bağışıklığı düşük olduğu anda virüse yakalandığını kaydeden Budak,” Eğer Türkiye bu krize çözüm arayacaksa ILO’nun da işaret ettiği gibi kırılgan grupları koruyacak bir sosyal koruma programını gündemine almalıdır. Devletin vatandaşlarına acil ihtiyaçlarını karşılamak için ödeme yapması kaçınılmazdır”dedi.
Budak, otomotiv, tekstil, mobilya gibi Türkiye’nin ihracatçı sektörleri gerek hammadde-ara mal sıkıntısı gerekse ihracat pazarlarındaki karantina uygulamaları nedeniyle üretemez hale geldiğini belirti. 3 Nisan’dan sonra Türkiye’deki tüm otomotiv firmalarının üretimlerine ara vermiş olacaklarına dikkat çeken Budak, Otomotiv ana sanayinde 50.000, yan sanayiinde ise 200.000 olmak üzere yaklaşık 250.000 kişinin istihdam edildiği ve bu sayının dağıtım, pazarlama ve satış ağlarında çalışanlar ile birlikte 400.000 kişi olduğunun bilinmekte olduğunu kaydetti. Tekstil sektöründeki istihdam sayısının 1.5 milyon civarında olduğunu da kaydeden Budak, şu anda tekstil firmalarının yüzde 80’inin işlerini durdurduğunu belirtti. Budak ayrıca önlemsizlik halinin devam etmesi durumunda tekstil sektöründe makinaların durabileceğini dile getirdi.
Budak şunları söyledi: ” Ülke ekonomisi zaten yüksek enflasyon, işsizlik, bütçe açığı ve düşük büyümenin içinde çırpınırken, ülkeye giren net yabancı sermaye miktarı da dramatik şekilde düşüyordu. Üstelik Merkez Bankası’nın hem döviz rezervleri hem de yedek akçesi tükenmişti. Salgın, başta turizm ve lojistik olmak üzere neredeyse tüm hizmetler sektörünü ve ülkenin ihracatçı sektörlerini can evinden vurmuştur. Ülkenin ihracatçı sektörleri üretimlerini durdururken, son derece dramatik bir istihdam düşüşü ile karşılaşılması ve durgunluğun tüm sektörlere yayılması artık sürpriz olmayacaktır. Türkiye’nin bir salgınla mücadele stratejisi olmadığı gibi, ekonomik krizi çözebilecek bir stratejisi de bulunmamaktadır. Elde bulunan tek mücadele enstrümanın, yıllardır vergilerini bugünler için ödeyen vatandaşlardan “bağış” istemek olduğunu görmek ayrıca trajiktir. Hükümetin kıt kaynakları en verimli ve adaletli şekilde nasıl kullanılacağını şeffaf bir şekilde belirlemesi ve hayata geçirmesi gerekmektedir. Çünkü ciddi maliye politikası temel olarak devletin elini taşın altına koyması demektir.”
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO)’nun belirtmiş olduğu kırılgan grupların korunması Türkiye ekonomisi için de önemli bir gündem maddesi olduğuna dikkat çeken Budak, şunları belirtti: ” Türkiye ekonomisi göz önüne alındığında, hali hazırda 4.5 milyon işsiz bulunmaktadır. Ücretsiz aile işçileri ile kendi hesabına çalışanları topladığımızda yaklaşık 7.6 milyon kişiye ulaşmaktadır. Bu grupta istihdam edilenlerin 5.9 milyonu herhangi bir sosyal güvenlik sistemine kayıtlı bulunmamaktadır. Ayrıca Türkiye’de istihdam edilen 3.5 milyon ücretli de kayıt dışı bir şekilde istihdam edilmektedir ve her türlü sosyal korumadan yoksundur. Toplam kayıt dışı istihdam 9.7 milyon’dur ” Kısa Çalışma ödeneği mekanizmasının hızlandırılması ve kapsamının geliştirilmesi gerektiğine de vurgu yapan Budak, bakanlık bünyesinde acil eylem grubu oluşturulmasının önemli olduğunu dile getirdi.
211 BİN 670 İŞLETME KAPANDI
İşyerini kapatmak zorunda kalan esnafa da kaynak aktarılmasının önemli olduğunu kaydeden CHP’li Budak, şunları ifade etti: ” Günlük geliri ile hayatını devam ettiren esnafa hibe ödemeleri yapılması gerekmektedir. İçişleri Bakanlığı’nın rakamlarına göre, 211 bin 670 işletme koronavirüs krizi nedeniyle kapandı. Kapanan işyerlerinin, vergi, Bağ-kur vs. ödemeleri kapalı kaldıkları dönem için kaldırılmalıdır. Strtaejik şirketlerin kamulaştırılması düşünülmelidir. İstihdam kayıplarını ve üretimin devamlılığını sağlamanın en güvenilir yolu, zorda olan ve üretimde sıkıntı yaşayan şirketlerin kamulaştırılması ya da hisse alımı yoluyla bu şirketlere devletin ortak olmasıdır. Krizden etkilenecek olan turizm sektörüne acil müdahale edilmelidir. Geçen sene 35 milyar dolar gelir sağlayarak cari açığın kapatılmasında son derece kilit bir rol oynayan turizm sektörü, doğrudan 1.7 milyon, dolaylı olarak 2.5 milyon kişiye istihdam sağlamaktadır. Otellerin peşi sıra kapandığı, havayolu şirketlerinin uçuşlarını büyük oranda durdurduğu bir ortamda turizm sektörüne özel bir acil eylem planı hazırlanmalıdır. Bu kapsamda, turizm sektörünün bankalara olan borçları 97 milyar TL’yi aşmıştır. Bu kredilerin, gerekirse faizleri silinerek yeniden yapılandırılmaları istihdam kaybının önlenmesi için gereklidir.”
Koronavirüs ile mücadelede devletin kaynak bulma sorunun en temel sorun olduğunu ifade eden Budak, şunları kaydetti: “AKP Hükümeti’nin uluslararası kuruluşlardan borç bulabilmesi çok mümkün görünmemektedir. Mevcut koşullarda alınabilecek önlemlerin başında acil eylem planı ve ek bütçe hazırlanması olduğunu anlatan Budak, Hükümetin kıt kaynakları en verimli şekilde, hangi sektörlere aktaracağını belirlemesi ve şeffaf biçimde planlama yapması gerekmektedir. Merkezi bütçede ertelenebilir harcamalar (devletin garanti ödemeleri, vb) oluşturulacak ek bütçeye aktarılmalı, yapılacak borçlanmalar da doğrudan bu bütçede yer almalıdır.. Toplanan kaynakların öncelikle istihdam ve gelir kaybının önlenmesinde kullanılması gerektiğini dile getiren Budak, ” İşten çıkarmalar geçici olarak yasaklanmalıdır. Koronavirüsü nedeniyle üretimi etkilenen şirketlerin işçilerinin maaşlarını karşılamak öncelikli politika olmalıdır. İşten çıkarmaların yasaklandığı Yunanistan her çalışana 800 Euro kaynak aktarmaktadır. Güney Kore de işlerini kaybettiği için istihdamı azaltacak KOBİ’lerin istihdamı azaltmamaları için yaklaşık 2 milyar dolar kaynak ayırmıştır “dedi.
Koronavirüs salgını sebebiyle işveren ve yetenek buluşmasına yönelik teknolojik alternatifler hayatımıza girmeye başladı.
Koronavirüs salgını nedeniyle birçok sektörde şirketler evden çalışma anlayışını benimserken, yeni dönemin doğurduğu yetenek ihtiyaçlarını karşılamak için dijital tabanlı çözümlere ihtiyaç duyuyorlar. İşlerinde aksama olan, yeni bir iş gücüne ihtiyaç duyan firmalar alternatif çözümlere gidiyor. Sosyal mesafelendirme önlemleri nedeniyle yüz yüze yapılamayan işveren-aday görüşmeleri de işverenlerin ve İK uzmanlarının zorlandığı alanlardan biri oluyor.
ManpowerGroup Türkiye, işverenlerin ve adayların sosyal mesafe tedbirlerine uyumlu olarak “dijital işe alım” hizmetine daha da odaklanarak aday-işveren buluşmasını dijital ortama taşıdı. Koronavirüs salgınının tüm dünya ekonomileri üzerinde ciddi bir baskı yarattığının altını çizen ManpowerGroup Türkiye Genel Müdürü Feyza Narlı, “”Bir sağlık krizi yaşıyoruz ve insanların sağlığını korumak, zinde kalmalarını sağlamak her şeyin önünde geliyor ancak içinde bulunduğumuz dönemde istihdamın sürekliliğini sağlamak da büyük bir önem taşıyor. ManpowerGroup Türkiye olarak, evden çalışma anlayışı ve gönüllü karantina uygulamaları kapsamında adaylarımızın profesyonel yaşantılarını desteklemeye ve iş ortaklarımızın iş gücü ihtiyaçlarını dijital ortamlardaki çözümlerimizle karşılamaya özen gösteriyoruz. Yaşanılan olağanüstü durum karşısında başta sağlık, gıda, e-ticaret ve lojistik olmak üzere birtakım sektörler hem stratejik olarak hem de yeteneğe ulaşma ihtiyacı açısından öne çıkıyor. Tüm imkânlarımızla bu zorlu süreçte istihdam sürekliliğini korumak için çalışıyoruz” diye konuştu.
ManpowerGroup Türkiye verilerine göre koronavirüs salgını ile birlikte yaşanan dönemde yetenek ihtiyacı öne çıkan sektörler şöyle sıralanıyor:
Sağlık
Sağlık sektörü çalışanları koronavirüsle mücadelede kahramanca sorumluluklar üstlenirken, tekniker, üretim operatörü, sipariş takip ve planlama, biyokimyager, laboratuvar teknisyeni, ürün uzmanı ve online destek profesyoneli ve hastane destek personeligibi pozisyon ve rollere yönelik talep de artmış durumda.
E-ticaret
Evde kalma önleminin yaygınlaşmasıyla birlikte tüketiciler de alışverişlerini online mecralara kaydırmış durumda. E-ticaret sektörü yükselen talep karşısında online müşteri temsilcisi, kurye, satış destek profesyoneli ve sipariş destek profesyoneli, içerik yöneticisi gibi pozisyonlarda yeteneğe ihtiyaç duyuluyor.
Gıda
Uzmanlar, kişisel bağışıklığı korumanın koronavirüse karşı halihazırda en etkili önlem olduğu görüşünü paylaşıyor. Gıda sektörünün sunduğu ürün ve çözümlere yönelik talep de bu gerçeğe paralel olarak artıyor. Gıda sektöründe üretim vardiya şefi, gıda mühendisi, kalite teknikeri, üretim operatörü gibi pozisyon ve rollerde yeteneğe ihtiyaç duyuluyor.
Lojistik ve Paketleme Hizmeti
E-ticarete yönelik talep artışına paralel olarak depolama, lojistik ve paketleme alanında da yeteneğe olan talep artmış bulunuyor. Sevkiyat-planlama uzmanı, paketleme ve etiketleme profesyoneli, dağıtım profesyoneli, forklift operatörü gibi rollerde yeteneğe ihtiyaç artıyor.
Bilgi Teknolojileri
Evden çalışma anlayışıyla birlikte bilgi teknolojileri sektörünün ürün ve çözümlerine olan talep hızla artıyor. Sektörde yazılım uzmanları, E-ticaret / SEO / SEM PROGRAMMATIC ürün sahibi rolleri, ağ / sistemler / veritabanı yönetici ve güvenlik rolleri, CIO / CTO / PMO dijital dönüşüm yöneticileri gibi pozisyonlarda yeteneğe duyulan ihtiyaç ön plana çıkıyor.
Dünya ekonomisini derinden sarsan koronavirüs salgını nedeniyle evlerine kapanan vatandaşlar ihtiyaçlarını karşılamak için e-ticaret sitelerine yöneldi. Bu durum e-ticaret sitelerinde yoğunluğa neden olurken, firmalar siparişlere yetişebilmek adına ek istihdama başlayarak personel alım ilanları yayınladı.
Koronavirüs nedeniyle vatandaşlar online alışverişlere yöneldi. Özellikle son dönemde online alışverişlerde büyük artışlar yaşanıyor. 35’ten fazla kategoriye, 25 milyonu aşan ürün çeşitine ve aylık 150 milyonun üzerinde ziyarete ev sahipliği yaptığına değinen e-ticaret platformu Hepsiburada, Gebze Akıllı Operasyon Merkezi, Hepsijet Lojistik ve Hepsiexpress Cebindeki Market birimlerindeki operasyon ve dağıtım ağında görevlendirmek üzere 2020 yılı sonuna kadar 5 bin kişilik bir ek istihdam sağlayacağını duyurdu.
Geçtiğimiz günlerde sağlık çalışanlarının kullanımına sunulmak üzere, “Biz Bize Yeteriz Türkiyem” kampanyası kapsamında, Sağlık Bakanlığı’na 500 bin adet cerrahi maske ve 500 bin adet muayene eldiveniyle destek olduğunu belirten dev şirketin ek istihdamıyla operasyon ve dağıtım alanındaki toplam çalışan sayısı 7 bin 500’e yükselecek.
MİGROS DA 3.200 KİŞİYE EK İSTİHDAM SAĞLIYORMigros’un başlattığı istihdam seferberliğinin ardından 10 gün içinde Sanal Market ve mağaza operasyonlarında 2.200 kişi iş başı yapmıştı. Önümüzdeki 10 günde 1.000 kişiyi daha işe alacağını duyuran Migros böylece 1 ayda 3.200 kişiye ek istihdam sağlamış olacağını duyurmuştu.
Hepsiburada Üst Yöneticisi (CEO) Murat Emirdağ, “Hepsiburada olarak Akıllı Operasyon Merkezi’miz, Hepsijet ve Hepsiexpress hizmetlerimiz için bu yıl sonuna kadar 5.000 kişilik bir ek istihdam oluşturmayı hedefliyoruz.” ifadesini kullandı
Hepsiburada’dan yapılan açıklamaya göre, e-ticaret platformu, Gebze Akıllı Operasyon Merkezi, Hepsijet Lojistik ve Hepsiexpress Cebindeki Market birimlerindeki operasyon ve dağıtım ağında görevlendirmek üzere 2020 sonuna kadar 5 bin kişilik bir ek istihdam sağlayacak.
Geçen günlerde sağlık çalışanlarının kullanımına sunulmak üzere, “Biz Bize Yeteriz Türkiyem” kampanyası kapsamında, Sağlık Bakanlığı’na 500 bin adet cerrahi maske ve 500 bin adet muayene eldiveniyle destek olan Hepsiburada’nın, ek istihdamıyla operasyon ve dağıtım alanındaki toplam çalışan sayısı 7 bin 500’e yükselecek.
Açıklamada görüşlerine yer verilen Hepsiburada Üst Yöneticisi (CEO) Murat Emirdağ, Türkiye’ye yatırıma devam ettiklerini belirterek, “Hepsiburada olarak yeni ürünler, hizmetler, teknolojik çözümler ile yatırım yapmaya ve müşterilerimizin hayatını kolaylaştırmaya devam ediyoruz. Özellikle, içinden geçtiğimiz bu zor günlerde, Hepsiburada ailesi olarak, tam bir görev bilinciyle vazifemizi yerine getirmek için tüm gücümüzle çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu çerçevede, Hepsiburada olarak Akıllı Operasyon Merkezi’miz, Hepsijet ve Hepsiexpress hizmetlerimiz için bu yıl sonuna kadar 5.000 kişilik bir ek istihdam oluşturmayı hedefliyoruz.” ifadelerini kullandı.
“TÜRKİYE’DE HAYAT EVE SIĞSIN DİYE GÖREVİMİZİN BAŞINDAYIZ”
Murat Emirdağ, tüm Türkiye’ye kesintisiz teslimat ağıyla ulaştıklarını vurgulayarak, şunları kaydetti:
“Tüm Türkiye’ye hizmet veriyor, halkımızın ihtiyaçlarına evde ulaşabilmesi amacıyla hizmetimizi kesintiye uğratmadan sürdürebilmek için her türlü imkanımızı seferber ediyoruz. Müşterilerimizin tüm ihtiyaçlarını özenle karşılarken gerek onların gerek çalışanlarımızın ve gerekse tüm toplumun sağlığını azami düzeyde koruyacak şekilde, hijyen kurallarına uyarak, Türkiye’nin dört bir yanına kesintisiz teslimat yapmaya devam ediyoruz.
Bu zorlu dönemde, müşterilerimizin ihtiyaç duydukları ürün ve hizmetlere daha kolay, hızlı ve güvenli bir şekilde ulaşabilmesi için, ekstra çözümler üretmeye de özen gösteriyoruz. Örneğin, son dönemde, Hepsiexpress ile hizmet ağımızı genişleterek taze gıda, sebze, meyve, süt, et, balık gibi tüm günlük süpermarket ihtiyaçlarını müşterilerimizin kapılarına tercih ettikleri saat aralıklarında teslim etmeye başladık. Düzenli olarak yürüttüğümüz kampanyaların yanı sıra, müşterilerimizin rahatlıkla tüm alışverişlerini yapabilmeleri için, anında online tüketici kredisi ve çoklu kredi kartı ile ödeme kolaylığı gibi finansal çözümleri de sunmaya devam ediyoruz.”
Emirdağ, ülkece yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınıyla mücadele verilen dönemde, Sağlık Bakanlığı’nın rehberliği doğrultusunda, önce hijyen ve sağlık bakış açısıyla hareket etiklerini belirtti.
Aldıkları hijyen önlemlerine ilişkin Emirdağ, “Akıllı Operasyon Merkezi’ne gelen her ürün, detaylı bir şekilde sterilize edildikten sonra kabul ediliyor. Siparişler gerekli hijyen tedbirlerini alan ekipler tarafından paketleniyor. Tüm siparişler dezenfeksiyonu sağlanmış araçlarla en güvenli şekilde yola çıkıyor ve Hepsiburada teslimat ekipleri tarafından hijyen kurallarına uygun olarak teslim ediliyor. Bu vesileyle; gece gündüz demeden özveriyle görevlerini devam ettiren tüm çalışma arkadaşlarımıza ve sağlık, güvenlik, üretim, operasyon ve kargo sektörü çalışanlarına Türkiye’nin Hepsiburada’sı olarak yürekten şükranlarımızı sunuyoruz.” ifadelerini kullandı.
Dünyaca ünlü iş bulma uzmanı Dr. Tomas Chamorro-Premuzic, işverenlerin aradıkları sırları anlatıyor.
Üniversiteden mezun olduktan sonra ya da kariyerini başka bir yöne çevirme kararı aldıktan sonra hayal ettiğin işi elde etmek çok göz korkutucu bir deneyim gibi görünebilir. Ancak, işe alım süreci konusunda dünyanın önde gelen uzmanlarından birinin verileri ve yanıtları ile başlayarak, doğru işe sahip olma şansını artırmak için bazı başarılı olduğu kanıtlanmış yönlendirmeler var.
Dünyanın en büyük işe alım şirketlerinden birinin başındaki isim, Londra Üniversitesi ve Columbia Üniversitesi Psikoloji Profesörü olan Dr Tomas Chamorro-Premuzic, sana işverenlerin aradığı özellikler hakkında bilgi vermek için en doğru kişilerden biri. Chamorro-Premuzic, kariyer basamaklarını hızla tırmanabilmen için gerekli yedi ipucunu seninle paylaşıyor.
1. İş görüşmelerinde en fazla sorulan soru: “En zayıf yönünüz hangisidir” oluyor. Bu soruya nasıl cevap verilmesini önerirsiniz?
Cevabı düşünüyormuş gibi görünmeye çalış çünkü prova yaptığınız ne kadar anlaşılırsa, cevap o kadar az doğru görünür. Klişelerden uzaklaş. Mesela, “Aşırı mükemmeliyetçiyim” ya da “Çok dürüst biriyim” gibi cümleler kullanma. İlk randevun gibi, iş görüşmesi de en gizli sırlarını açığa dökmek için uygun bir yer değilidir. O yüzden, seninle görüşen tecrübeli insanların zaten fark edebileceği ama CV’nde yer almayan zayıf yönlerinden de bahsetmekten kaçınmayın. Red Bull Wingfinder, eksikliklerini fark etmeni sağlayan ve hatta bunlar hakkında koçluk tavsiyesi sunan en geçerli değerlendirmedir. Hepimizin kusurları ve limitleri var, ancak gerçek potansiyelimizi belirleyen unsurları kontrol etmek de kendi yeteneklerimize bağlıdır.
“Sahip olduğunuz gerçek belge, itibarınızdır”
2. Üniversite mezunlarını, yeni hayatlarında neler bekliyor?
İşler, bugün sana iyi bir maddi gelir sağlayabilir. İlgini çeken bir iş de olabilir. Yaratıcılığa gerek duydukları gibi, hayatının farklı alanlarını da tamamlayabilirler. Ancak rekabet de şiddetli ve kalıcıdır. Yeterlilikler sadece ilk aşamayı geçebilmeni sağlarlar. Onlar olmadan pek fazla şey yapamazsın, bu doğru. Fakat kişiliğini, deneyimini, bağlantılarını ve öz farkındalığını anlamadan da iş dünyasında çok uzağa gidemezsin. Bir kabiliyet ekonomisinin içerisinde yaşıyoruz ve bu konuda sahip olduğun geçer akçe, itibarın. Rakiplerinden nasıl daha farklı ve daha iyi olabilirsin? Kişisel markanı geliştirme fikrinden pek hoşlanmıyorum. Kulağa önemsiz, boş ve bencilce geliyor. Ama itibarın göze çarpmıyorsa veya yeteneklerini işinde nasıl kullanacağını açıklayamıyorsan ,sadece şanslıysan başarılı olabilirsin.
3.Bir mezunun, üniversiteden sonra geliştirebileceği en önemli özellik nedir?
Ana rekabet avantajın kendi becerilerini keşfetmektir. Wingfinder üzerinde yaptığımız testler, bunu nasıl yapabileceğin konusunda sana özel geri bildirim sağlar. Herhangi bir şirkette herhangi bir rol için ihtiyacın olan kabiliyetler, ham yetenek bileşenleri olarak adlandırılır. (Ödüllendirici – kişilerarası ve kişilerarası olmayan beceriler; Yapabilirlik – rolün taleplerine uygun bir düşünce tarzı; İstekli olma: motivasyon).
4.Tekrar üniversitede olsanız, zamanınızı nasıl değerlendirirdiniz?
Ben, ders dışı aktivitelere de fazla zaman harcayıp, dış dünyayla ilgili deneyimler yaşardım. Bu, çalışmalara odaklanmak için önemlidir. Ancak boş zamanlarını bir şey yaratmak, hobiler, stajlar, projeler izlemek ve insanlarla etkileşim kurmak için kullanman, başkalarını etkileyebileceğini ve onlarla iyi çalışabileceğini kanıtlaman açısından önemlidir. Bu tip kişilerarası beceriler her şirket için önemlidir.
Red Bull Wingfinder bilimsel verilere dayanıyor
5. Üniversite mezunlarının, kariyerlerine başlarken yaptığı en yaygın hata nedir?
Gerçekte olduklarından daha iyi olduklarını düşünmek… Aslında tevazu, öz farkındalık, doğru kariyer seçimleri ve sıkı çalışmak tüm kapıları açacaktır. Daha azını bekle ve daha fazlasını ver. Öğrenme eğrisinin başındasın, bu yüzden bu yolculuğun muhtemelen düz bir çizgi olmayacağını anla. Hiçbir şey mevcut rolünde performans göstermekten ve birlikte çalıştığın kişiler tarafından değer görmekten daha fazla kapı açmayacaktır.
6. Mezun olduğunuzda ne bilmeyi umarsınız?
Bundan sonra, hayat sadece daha zor ve daha karmaşık hale gelecek, ancak bir şeylerin karşılığını aldığını görmen, seni daha iyi hissettirecek. Gerçek anlamda, asla gerçekten mezun olmazsın. Bu sürekli bir öğrenme, adapte olma ve kendin hakkında daha fazla bilgi edinme süreci.
Red Bull Wingfinder güçlü yanlarını sporcularla eşleştiriyor
7. Bir sonraki adıma geçecek biri için en iyi öneriniz ne olur?
Öz farkındalık seni çok iyi bir noktaya götürebilir. İnsanlar kendi güçlü yönlerini, sınırlamalarını ve ilgi alanlarını ne kadar iyi anlarlarsa, kariyer seçimleri o kadar akıllıca olur. Sonunda işlerini daha çok sever, daha iyi performans gösterecek ve daha uzun süre kalırlar. Başka bir deyişle, öz-farkındalık göründüğünden çok daha değerli bir yetenektir çünkü insanların değerlerine ve becerilerine gerçekten uyan işleri tanımlamasına yardımcı olur. Unutma: Yetenek doğru yerde büyük ölçüde kişiliktir. Bireylerin kendileri için daha iyi seçimler yapabilmeleri konusunda Wingfinder’daki ücretsiz, kariyerle ilgili geri bildirimi daha da önemli hale getiren bazı verilere de ihtiyaçları olacaktır.
Öncelikle üniversitemizin Kariyer Merkezi’ne (KARMEN) uğra ve bir kariyer danışmanı ile görüşmek için randevu al.
Mezuniyetten önce muhtemel işverenleri belirle.
KARMEN’in faaliyetleri doğrultusunda kampüste yapılacak olan şirket tanıtım toplantıları ve Kariyer Fuarı’na katılarak mülakat provası yap.
Mülakatlarda başarılı olmak için ilk izlenim oldukça önemlidir. İyi bir ilk izlenim yaratmak için; Dış görünümünüze dikkat edin, şık ve bakımlı olmak etkili olacaktır.
Sizi ön plana çıkaracak en önemli hususlardan biri de işe karşı çok istekli olduğunuzu göstermektir.
Mülakata gitmeden önce ilgili şirket hakkında internet’ten, gazetelerden vs. araştırma
yapın. İletişim kuracağınız kişi hakkında bilgi edinin (adı, unvanı vs.).
Neler Cevaplanmalı?
Mülakata girmeden önce sana muhtemelen sorulabilecek şu soruları sor ve cevapla!
1. Kendinizden bahseder misiniz?
2. Güçlü ve zayıf olan özellikleriniz nelerdir?
3. Kendini güncel tutmak için neler yaparsın?
4. Bugüne kadarki en önemli başarılarınızdan örnek verir misiniz?
5. Geleceğe dair beklentileriniz ve planlarınız nelerdir?
6. İş hayatındaki amacınız nedir?
7. İş hayatında başarılı olabilmek için yararlı olabilecek profesyonel nitelikleriniz nelerdir?
8. İdealinizdeki işyerini nasıl tanımlarsınız?
9. Kurumumuzda neden çalışmak istiyorsunuz?
10. Kurumumuza ne gibi katkı sunabilirsiniz? Yani sizi neden işe alalım?
11. Siz yönetici olsanız eleman seçerken nelere dikkat edersiniz?
12. Liderlik yaptığınız herhangi bir durumla ilgili örnek verir misiniz?
Mülakat Esnasında
Nelere Dikkat Etmelisin?
· Mülakat saatinden önce orada bulun.
· CV’nizin, gerekli evraklarınızın ve yapmış olduğu”nuz önemli çalışmaların bir kopyasını yanınızda bulundurun.
· Şirkete nasıl bir katkı yapabileceğinizden bahsedin.
· Beden dilini kullanarak kendine güvendiğini ve farkını belirt,
· Güler yüz ve mimikler önemlidir.
· Göz teması kur.
· Soruları dürüstçe ve tereddüt etmeden yanıtlayın.
· Anlamadığın hususlarda soru sormaktan çekinme.
· Eski yöneticin veya pozisyonun aleyhinde olumsuz yorum yapma.
· Ücret talebiniz sorulması durumunda “mümkünse sizin beni seçmeniz halinde teklifinizi görmeyi tercih ederim” şeklinde açıklamada bulunabilirsiniz. Çok ısrarcı olmaları durumunda ise kendi beklentilerinize uygun bir ücret aralığı verebilirsiniz eğer o pozisyon için güçlü bir aday değilseniz yüksek ücret talep etmeniz sizin elenmenize neden olabilir.
· Eğer o şirkette ilgili pozisyonda çalışmayı çok istiyorsanız ücret yerine pozisyonun kendiniz için nasıl bir fırsat olacağını görüşmecilere hissettirmeniz olumlu bir izlenim yaratabilir.
Mülakattan Sonra
Ne Yapmalıyım?
Mülakat tamamlandıktan sonra görüşmecilere teşekkür edin.
Kariyer dosyana mülakatta görüştüğün kişilerin adları ve iletişim bilgilerini yaz. Mülakatta başarılı olduğunu düşündüğün yönler ile seni zorlayan durumları not et. Diğer mülakatlarda tecrübenden yararlan.
Kişisel gelişim, insanın gelişim yolculuğunda farkındalık sahibi olması aydınlanması sürecidir. İnsanın içsel kapasitesindeki öz kaynaklarına hızlı bir şekilde ulaşarak daha nitelikli kullanabilir hale getiren araçlar kutusu diyebiliriz kişisel gelişim tekniklerine.
Kişisel gelişim sadece teknik dizisi değil, insanın kendini tanıma sürecinde farkındalık katan aydınlanma katan ve insanın kendisini tanımasını sağlayan her durum aslında bir kişisel gelişimdir. Bazen nesnedeki gelişim bir canlı kişisel gelişim düşünüldüğünde katkısı olabilir. Kişisel gelişim de insan potansiyelini nasıl daha iyi kullanabilir bunun ile ilgili araçları sunuyor. Kişisel gelişim uzmanına ihtiyaç var mı?
Kişisel gelişimin farkındalığını sağlamak çok önemli, kişisel gelişim kitapları var, çeşitli seminerler oluyor. Bazen kişisel gelişim konusunda desteğe ihtiyaç duyabiliyoruz. Öğrenciler sınavda bazen zamanı yetiştiremiyorlar, verimli ders çalışamıyorlar, özellikle öğrenciler için kişisel gelişim ile ilgili stratejiler ve yaklaşımlar öğrenciler için gereklidir. Yetişkinler içinde böyle. Bazen kişisel blog açarak zihnindekileri yazmaktır kişisel gelişim.
Yetişkinler sunum yapmak, zamanı iyi yönetmek isteyebilir. İnsan tek başına bunları karşılamakta henüz yeterli durumda olmayabiliyor. Kişisel gelişim bu anlamda kendini keşfettiriyor ve başarılı olmak için bir araç sunuyor.Herkes kişisel gelişimi öğrenebilir mi? Kişisel gelişimin en güzel tarafı da bu. Psikolojik tarafı ya da akademik kitapları okuduğumuzda kavram zor gelebilir, kişisel gelişim bir anlamda akademik ve ağır psikoloji gibi daha karışık kavramları filtreleyerek daha kolay anlaşılabilir ve uygulayabilir hale getirmiştir. İnsanların kendilerine daha iyi olma sürecinde kendinden daha iyi versiyon üretme sürecinde bu anlamda farkındalık katarak doğru strateji ve teknikleri sunuyor.Kişisel gelişim herkese faydalı mı?
Herkes kişisel gelişim özgüvenini yapmaya sahip olduğunu düşünür ve insan kişisel gelişimde kendini keşfetmek için bir adım olarak bilir ama bunun da bazı suistimal edindiğini de düşünüyorum. Sürücünün ehliyetsiz olması, kötü niyetli olması gidilecek yolu kötü yapmaz, sadece o sürücünün kötü olduğu anlamına gelir.
Kişisel gelişim iyi bir yol, kişisel gelişim insanı geliştirmek için çok önemlidir. Bir çok kişi kişisel gelişime antipatik bakıyor ama ben bu alanı seviyorum. Kişisel gelişim yola gidişte ki niyetlerden ve kişilerin bu anlamda ki konuya bakış açısından faydalanmak gerekir ve kişisel gelişim kişiye farklılık yapılan bir yol ve herkesin de ihtiyacı var.
Koronavirüs (Covid-19) krizi şüphesiz dünyada istihdam piyasalarını derinden etkileyecek, işsizlik oranlarında ciddi sıçramaların yaşanmasına neden olacaktır. Gelecek bir-iki yıllık süreçte işsizlik oranlarının birçok ülkede yüzde 20’ler ve hatta yüzde 30’lar düzeyine çıktığını görme ihtimalimizin hiç de düşük olmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Koronavirüs krizi orta-uzun vadede ise istihdam piyasasında yaşanan dönüşümü önemli oranda hızlandıracaktır. Bu “hikaye”de hükümetlere düşen görev ise kısa vadede işsizlik oranlarını elden geldiğince düşürmek, orta-uzun vadede de yaşanacak dönüşümü kontrol altında tutmaya çalışmaktır.
Koronavirüs krizi daha önceki hiçbir krize benzememesi hasebiyle oldukça özel bir yere sahiptir. Bu süreçte ekonominin hem arz hem de talep cephesi çok katmanlı bir şekilde krize girmiş ve “ekonomik saat” ciddi şekilde yavaşlamıştır. Bu durum da ülkelerin kendilerini bir anda derin bir ekonomik kriz içinde bulmalarına neden olmuştur. Peki, hayat ve ekonomi ne zaman normale dönecek ve bu “yeni normal” şimdikinden ne kadar farklı olacak? Ve bu süreçten istihdam piyasası nasıl etkilenecek?
Koronavirüs krizinden çıkış temelde üç yolla olabilir; i) virüsün nüfusun en az yüzde 50-60’ına yayılmasıyla birlikte “kitlesel bağışıklık” kazanılması, ii) virüse karşı etkili bir aşının üretilmesi, iii) virüsün mutasyon geçirerek zararsız hale gelmesi. Bunlardan sonuncusu ancak uzun bir zaman diliminde gerçekleşebilecektir. İlki ise çok kısa sürede çok fazla sayıda insanın ölmesine neden olacaktır. İkinci yol ise en arzu edileni olmakla birlikte etkili bir aşının kısa bir sürede geliştirilmesi çok zordur. Bu zamana kadar en hızlı geliştirilen aşı rekoru beş yıl ile Ebola aşısındadır.[1] Bu krizde aşıyı hızla geliştirebilmek için Türkiye de dahil olmak üzere dünyanın birçok ülkesinde insanüstü bir çaba harcanmakla birlikte etkili bir aşı en iyi ihtimalle 12-18 ay arasında ortaya çıkacaktır. Aşının 18 ay içinde üretilememe ihtimali de hiç düşük değildir.[2]
İlk bir-iki yıllık süreçte bu kriz –derinliği azalıp artmakla birlikte– devam edecektir. Bu süreçte salgın iki-üç dalgada gelecek ve her dalgada yaklaşık iki ay boyunca yarı karantina uygulaması yürürlükte olacaktır.
Bütün bu noktaları bir araya getirdiğimizde ortaya çıkması en muhtemel tablo şu şekildedir: İlk bir-iki yıllık süreçte bu kriz –derinliği azalıp artmakla birlikte– devam edecektir. Bu süreçte salgın iki-üç dalgada gelecek ve her dalgada yaklaşık iki ay boyunca yarı karantina uygulaması yürürlükte olacaktır. Salgının görece zayıf olduğu ara dönemlerde ise ekonomi tamamen olmasa da hatırı sayılır oranda tekrardan “işlemeye” başlayacaktır. Bu süreç ya yeteri kadar bağışıklık kazanıldığında ya da aşı bulunduğunda sona erecektir. Böylece ekonomi büyük oranda “yeni” bir normale dönmüş olacaktır.
Bu kriz sürecinde alınan yarı karantina önlemlerinin ekonomik aktiviteyi muazzam ölçüde yavaşlatması nedeniyle çoğu ülkede işsizliğin ciddi şekilde yükseleceği rahatlıkla söylenebilir. Sektörel olarak bakıldığında bu krizden tarım sektöründense sanayi ve hizmetler sektörünün ciddi şekilde etkilendiği/etkileneceği görülmektedir. Sanayi sektörü genel olarak talepte yaşanan ciddi daralmalar ve küresel tedarik zincirlerinde görülen önemli kırılmalar nedeniyle bu krizden ciddi şekilde etkilenmiştir/etkilenecektir. Hizmetler sektörü ise yine talepte yaşanan muazzam daralmanın yanı sıra (bu sektördeki çoğu işin yüz yüze gerçekleştirilmesi nedeniyle) yarı karantina uygulaması kapsamında iş yerlerinin tamamen kapanması veya kısıtlı bir şekilde hizmet vermesi nedeniyle kendisini önemli bir krizin içinde bulmuştur. Bu sektörde restoran ve otelcilik ile perakende ve toptan ticaret alt sektörleri özellikle kötü etkilenmiştir/etkilenecektir. Öte yandan hizmetler sektöründeki orta-yüksek vasıflı işlerin birçoğunun evden de yapılabilmesi nedeniyle bu alt grubun krizden görece az etkileneceği söylenebilecektir.[3] Bunların haricinde internet alışverişinde bu dönemde yaşanan sıçramanın başta evlere gıda/yemek servisi yapan firmalar olmak üzere internetten alışveriş sektöründe ciddi bir büyümeyi beraberinde getireceğini vurgulamak gerekir. Yani bu krizin az da olsa “kazanan sektörleri” de olacaktır.
Genel olarak –güçlü bir kamu müdahalesinin olmadığı durumlarda– dünyada işsizlik oranlarının nefes kesecek düzeylere yükseleceği söylenebilecektir. ABD’de işsizlik maaşı başvurusu yapan kişi sayısı Mart’ın üçüncü haftasında 281 binden 3,3 milyon kişiye zıplamıştır.[4] Bu kadar keskin bir yükselişin ABD tarihinde ilk defa yaşanmış olduğu bu noktada vurgulanmalıdır. Bu hususta ikinci sırada ise “sadece” 695 bin işsizlik maaşı başvurusu ile Ekim 1982’nin ilk haftası bulunmaktadır.[5] Bu süreçte gerçekleştirilen ilk akademik tahminlere göre de ABD’de işsizlik oranı yüzde 3’ler seviyesinden (ikinci çeyrekte) yüzde 30’un üzerine yükselebilecektir.[6] ILO’ya göre de dünyada 1,25 milyar çalışan yani küresel iş gücünün yüzde 38’i koronavirüs krizinden en çok etkilenen sektörlerde[7] çalışmaktadır ki bunların çok ciddi bir kısmının bu süreçte işsiz kalması en muhtemel senaryodur.[8]
Bu kriz sürecinde kritik bir vazife görecek olan işsizlik maaşı çalışanların finansal sıkıntılarını kısmen gidermekle birlikte işsizlik problemini hafifletmemektedir ki bu da uzun vadede çeşitli problemlerin ortaya çıkmasına neden olacaktır. Örneğin ABD’de krizle mücadelede çalışanlara sağlanan temel olanağın –işlerini koruyacak politikalardansa- işsizlik maaşı olması bu ülkedeki işsizliğin gerçekten çok yüksek düzeylere çıkmasına neden olacaktır.[9] Şu halde yarı karantina süreçlerinde devletlerin elden geldiğince istihdamı korumaya çalışması gerekmektedir ki Türkiye de bu krizde üç aylık “işten çıkarma yasağı”[10] ve “kısa çalışma ödeneği”[11] ile bunu yapmaya çalışmaktadır. İşten çıkarma yasağı uygulaması işverenlere çalışanları ücretsiz izne çıkarma hakkı vererek aslında temel olarak işverenler ile çalışanlar arasındaki bağın yarı karantina sürecinde kopmamasını sağlamaya çalışmaktadır. Kısa çalışma ödeneğinde ise üretimi üçte birden fazla azalan veya tamamen kesen iş yerlerinde belirli koşulları sağlayan çalışanlara ücretleri devlet tarafından ödenmektedir.
Kısa çalışma ödeneği istihdamı destekleme noktasında önemli bir vazife görmesine rağmen devlete ciddi bir mali yük bindirme eğiliminde olması ve bu kriz sürecinde firmalara faaliyetlerini durdurma noktasında kısmi bir teşvikte bulunması nedeniyle belirli kısıtlara sahiptir. Bu nedenden ötürü bu politikanın “istihdamı paylaşma” politikası ile tahkim edilmesi gerekmektedir.[12] İstihdamı paylaşma politikasında faaliyetlerinde azalma olan firmalar çalışanlarının bir kısmını işten çıkarmaktansa bütün çalışanların hem çalışma süresini hem de aldıkları ücreti belirli bir oranda düşürmektedir. Bu uygulamada çalışanlar hem işlerine fiilen devam edebilmekte hem de finansal yükü devlet değil firma taşımaktadır ki bu da devlet bütçesinin inanılmaz boyutlarda sıkışacağı bu kriz sürecinde önemli bir husustur.
Belirtmek gerekir ki bu kriz özellikle düşük/orta vasıf düzeyine sahip, finansal olanakları kısıtlı çalışanları vurma eğiliminde olacaktır.
İstihdamı paylaşma uygulaması üretimi tamamen durduran veya ciddi şekilde azaltan firmalar için değil faaliyetlerini belirli ölçüde azaltan işletmeler için geçerli olması hasebiyle kısa çalışma ödeneği uygulamasını zarif bir şekilde tamamlamaktadır. Yine bu uygulamanın birçok ülke tarafından özellikle kriz dönemlerinde yoğun bir şekilde kullanıldığını da bu noktada belirtmek gerekmektedir. Örneğin 2009 küresel ekonomik krizi sürecinde Almanya’da istihdamı paylaşma uygulamasının yaygınlık düzeyi yüzde 3’ü geçmiş[13] ve toplamda 234 bin kişi bu programdan yararlanmıştır. Japonya’da ise 416 bin kişi bu programla işsizlik tehlikesini bertaraf etmiştir.[14]
Belirtmek gerekir ki bu kriz özellikle düşük/orta vasıf düzeyine sahip, finansal olanakları kısıtlı çalışanları vurma eğiliminde olacaktır. Yüksek vasıflı çalışanların gerek evden çalışma olanaklarının çok daha yüksek olması gerekse sahip oldukları pazarlık gücü nedeniyle işsiz kalma olasılıkları düşük vasıflı çalışanlara göre önemli oranda daha azdır. İşsiz kalınması durumunda da kendilerini belirli bir süre koruyacak finansal varlıklara sahip olma ihtimalleri diğerlerine kıyasla daha yüksektir.
Yine düşük/orta vasıf düzeyine sahip kişiler genel olarak kayıt dışı işlerde çalışma eğilimindedir ki hem bu çalışanların bu kriz sürecinde işsiz kalma ihtimalleri kayıtlı çalışanlara göre çok daha yüksektir hem de bu kişiler işsizlik maaşı gibi olanaklardan yoksundur. Türkiye’de sanayi ve hizmetler sektöründe kayıt dışı çalışma oranı yüzde 22 civarındadır.[15] Bu oranın dünya ortalaması ise yüzde 50,5 ile çok daha yüksektir.[16]
Ayrıca bu kriz sürecinde iş dünyasına atılmaya çalışan yeni mezun gençlerin iş bulma olanakları ciddi ölçüde gerilemiştir/gerileyecektir. Bu durum işsizliğin yükselmesi noktasında önemli bir kaynak olmasının yanı sıra birtakım uzun vadeli olumsuz etkilere de sahiptir. Yapılan akademik çalışmalar göstermektedir ki kriz dönemlerinde mezun olan gençlerin uzun vadede ortalama gelir düzeyleri diğerlerine göre daha düşük olma eğilimindedir.[17] Şu halde bu kriz sürecinde dezavantajlı grupların (düşük/orta vasıflı, kayıt dışı ve/veya genç çalışanların) yaşadıkları ekstra sıkıntıları ve zorlukları sınırlayacak politikaların uygulanması gerekmektedir.
Genel olarak bu kriz sürecinde uygulanacak istihdam politikaları işsizlik oranını kontrol altında tutma noktasında belirli oranda başarılı olacaktır. Fakat yine de bu süreçte işsizlik oranında ciddi yükselişlerin olacağı ve istihdam piyasasında “yeni normale” –yüksek ihtimalle– genel olarak iki-üç yıl sonra ve tam olarak da beş yıl sonra dönülebileceği unutulmamalıdır.
Koronavirüs krizinin uzun vadeli etkileri
Peki, koronavirüs krizinin istihdam piyasası üzerindeki uzun vadeli etkileri hususunda neler söylenebilir? Vurgulamak gerekir ki birincil derecede bu krizin ne kadar ve hangi derinlikte yaşanacağı, ikincil derecede de hükümetlerin bu süreçte ne tür bir istihdam politikaları uygulayacakları ortaya çıkacak sonuçlarda derinden etkili olacaktır. Bu açıdan, aşağıdaki varsayımlardan oluşan “ortalama senaryo” gelecekte istihdam piyasasının nasıl bir yapıya doğru evrileceği hususundaki tahminlere temel teşkil edecektir:
Bu kriz bir-iki yıl sürecek ve toplamda iki-üç salgın dalgası yaşanacaktır.
Bu süreçte hükümetler yeterince sıkı bir salgın politikası izlemekte görece başarılı olacaktır.
Bu süreçte ikişer aylık iki yarı karantina yaşanacaktır.
Diğer zamanlarda da salgınla ilgili önlemler önemli ölçüde gevşemekle birlikte devam edecek ve ekonomik aktivite eski düzeyinin hatırı sayılır ölçüde altında kalacaktır.
İlk bir-iki yıllık süreçte yaşanan şok iki-beş yıllık süreçte de tüketici davranışları üzerinde hatırı sayılır ölçüde bir etkiye sahip olmaya devam edecektir.
Hükümetler bu krize karşı yeterince güçlü bir ekonomik cevap verme noktasında önemli ölçüde başarılı olacaktır.
İlk olarak ekonomik aktivitenin uzunca bir süre boyunca optimal düzeyin altında kalması histerezis etkisi[18] (işle ilgili becerilerin unutulması, işsizlik psikolojisine girilmesi ve uzun süreli işsiz damgası yeme vb.) nedeniyle uzun vadeli işsizlik oranının yükselmesine neden olacaktır.
İkinci olarak küresel tedarik zincirlerini daha güvenli kılmak ve küresel ölçekte yaşanacak dalgalanmalardan daha az etkilenmek adına uluslararası şirketler üretim süreçlerini başta Çin olmak üzere uzak ülkelerden kendi ülkelerine ve/veya komşu ülkelere kaydırabilecektir. Bu durum bir taraftan gelişmiş/zengin ülkelerde veya onların komşularında düşük/orta vasıflı işlerin sayısını artıracak diğer taraftan üretim sürecinin dışında kalacak olan Çin gibi ülkelerde istihdamı azaltma eğiliminde olacaktır.[19] Belirtmek gerekir ki bu durum Avrupa ve ABD pazarına Çin ve Uzakdoğu’dan çok daha yakın olan Türkiye için önemli bir avantaj niteliğindedir.
Üçüncü olarak içinde bulunduğumuz otomasyon/robotlaşma çağında gişe görevlisi ve resepsiyonist gibi müşteriyle yüz yüze irtibat kurulan işlerin sayısında yaşanan azalma sıhhi endişeler nedeniyle –robotlaşma lehine– hızlanacaktır. Bu durum özellikle iki-beş yıllık süreçte etkili olacak fakat daha sonrasında da belirli düzeyde etkili olmaya devam edecektir. Yine sıhhi endişeler nedeniyle toplu bir şekilde bir araya gelinen sinema, kafe, restoran, stadyum gibi mekanlara dönük ilgide özellikle iki-beş yıllık dönemde hatırı sayılır düzeyde bir azalma meydana gelecektir. Bu durum da bu sektörlerdeki toplam iş sayısında önemli seviyede bir azalmaya neden olacaktır. Buna karşılık eve yemek ve gıda siparişinden kitap veya cep telefonu satın almaya kadar internetten yapılan her türlü alışverişte yaşanan artış hızlanacaktır. Böylece bu sektörlerdeki istihdamda önemli düzeyde bir artış yaşanacaktır.
Dördüncü olarak sağlık sektörünün algılanan stratejik öneminde yaşanan artış nedeniyle bu sektöre ayrılan kaynaklarda ve yapılan yatırımlarda önemli bir artış yaşanacaktır. Bu durum da sağlık sektöründeki işlerin sayısının önemli düzeyde artmasını beraberinde getirecektir.
Beşinci olarak sıhhi/stratejik kaygılar ve tercihlerde yaşanabilecek dönüşüm nedeniyle internet toplantıları ve evden çalışma uygulamalarının sayısında ciddi bir artış yaşanabilecektir. Bu durum da gerek ülke içi gerekse ülkeler arası yolcu trafiğinde özellikle iki-beş yıllık süreçte kriz öncesi döneme kıyasla önemli düzeyde bir azalma olmasına neden olabilecektir. Yine küresel tedarik zincirinde yaşanması muhtemel dönüşüm de küresel boyutta iş adamı/kadını dolaşımını ayrıca azaltma potansiyeline sahiptir. Yine aynı gerekçe nedeniyle uluslararası mal dolaşımının hacmi de önemli oranda düşecektir. Bu faktörler havacılık ve petrol/enerji sektörlerini ve bu sektörlerin istihdam piyasalarını önemli ölçüde olumsuz etkileyecektir.
Altıncı olarak sıhhi kaygılardan ötürü tatil ve gezme amacıyla gerçekleştirilecek olan seyahatlerde özellikle iki-beş yıllık süreçte önemli düzeyde bir azalma olacaktır. Bu da ülkelerin turizm gelirlerini olumsuz etkileyecektir. Bu durum başta Çin olmak üzere özellikle Uzak Doğu ülkeleri için geçerlidir. (Öte yandan beş yıldan sonra bu etki muhtemelen büyük oranda ortadan kalkacaktır.) Bu durum turizmin yanı sıra havacılık ve petrol/enerji sektörleri ve bu sektörlerin istihdam piyasaları üzerinde olumsuz etkilere sahip olacaktır.
Yedinci olarak halihazırda birçok ülkede zaten önemli ölçüde bozuk olan gelir dağılımı bu zorlu süreçte daha da bozulma potansiyeline sahiptir. Bu durum –özellikle iki-beş yıllık süreçte olmak üzere– arz ve talep arasındaki dengesizliği daha da genişleterek ekonomik işleyişin önemli ölçüde bozulmasına neden olabilecektir. Hatta bu süreçte bazı ülkelerde ciddi toplumsal karışıklıklar yaşanabilecektir. Sonuç olarak da yaşanabilecek bu olumsuzluklardan istihdam piyasası önemli ölçüde olumsuz etkilenecektir.
[1] Carrie Arnold, “How Soon will We have a Coronavirus Vaccine? The Race Against Covid-19”, New Scientist, 18 Mart 2020, https://www.newscientist.com/article/2237742-how-soon-will-we-have-a-coronavirus-vaccine-the-race-against-covid-19/#ixzz6IYvCEKqZ, (Erişim tarihi: 14 Nisan 2020).
[2] Neil M. Ferguson vd., “Impact of Non-Pharmaceutical Interventions (NPIs) to Reduce COVID19 Mortality and Healthcare Demand”, Imperial College COVID-19 Response Team, 16 Mart 2020, https://spiral.imperial.ac.uk:8443/bitstream/10044/1/77482/8/2020-03-16-COVID19-Report-9.pdf, (Erişim tarihi: 14 Nisan 2020).
[3] Charles Gasgon, “COVID-19: Which Workers Face the Highest Unemployment Risk?”, Federal Reserve Bank, 24 Mart 2020,
https://www.stlouisfed.org/on-the-economy/2020/march/covid-19-workers-highest-unemployment-risk, (Erişim tarihi: 14 Nisan 2020).
[4] Heather Long ve Alyssa Fowers, “A Record 3.3 Million Americans Filed for Unemployment Benefits as the Coronavirus Slams Economy”, Washington Post, 26 Mart 2020.
[5] Dominic Rushe ve Amanda Holpuch, “Record 3.3m Americans file for Unemployment as the US Tries to Contain Covid-19”, Guardian, 26 Mart 2020.
[6] “Back-of-the-Envelope Estimates of Next Quarter’s Unemployment Rate”, Federal Reserve Bank, 24 Mart 2020, https://www.stlouisfed.org/on-the-economy/2020/march/back-envelope-estimates-next-quarters-unemployment-rate, (Erişim tarihi: 14 Nisan 2020).
[7] Bu sektörlerin en büyükleri ise toptan ve perakende ticaret sektörü (482 milyon) ile imalat sanayiidir (463 milyon).
[8] “ILO Monitor 2nd Edition: COVID-19 and the World of Work: Updated Estimates and Analysis”, ILO, 7 Nisan 2020, s. 5.
[9] Emmanuel Saez ve Gabriel Zucman, “Jobs aren’t Being Destroyed This Fast Elsewhere. Why is That?”, New York Times, 30 Mart 2020.
[10] Hazal Ateş, “İşten Çıkarmaya 3 Ay Yasak”, Sabah, 9 Mart 2020.
[11] Çalışanlara verilen günlük ücret brüt asgari ücretin yüzde 60’ı kadar olup aylık brüt asgari ücretin yüzde 150’sini geçemez. Bkz. “Genel Bilgiler”, İŞKUR, https://www.iskur.gov.tr/isveren/kisa-calisma-odenegi/genel-bilgiler, (Erişim tarihi: 14 Nisan 2020).
[13] Bruno Amable ve Ken Mayhew, “Unemployment in the OECD”, Oxford Review of Economic Policy, Cilt: 27, Sayı: 2, (2011), s. 212.
[14] Alexandar Hijzen ve Danielle Venn, “The Role of Short-Time Work Schemes During the 2008-09 Recession”, OECD, Sayı: 115, 17 Ocak 2001, s. 35.
[15] Tatlıyer, İstihdamı Paylaşmak, s. 118.
[16] “ILO Monitor 2nd Edition: COVID-19 and the World of Work: Updated Estimates and Analysis”, s. 6.
[17] Massimiliano Mascherini, Stefanie Ledermaier, Carlos Vacas-Soriano ve Lena Jacobs, “Long-Term Unemployed Youth: Characteristics and Policy Responses”, Eurofound Report, 14 Aralık 2017, https://www.eurofound.europa.eu/publications/report/2017/long-term-unemployed-youth-characteristics-and-policy-responses, (Erişim tarihi: 14 Nisan 2020).
[18] Mevlüt Tatlıyer, İktisadi Düşüncenin Evrimi ve İktisat Politikası, (Nobel Yayınları, İstanbul: 2015), s. 128.
[19] Bununla birlikte uluslararası şirketler üretimde yapısal değişikliğe giderken daha teknolojik/robotik üretim yapmaya karar verdikleri ölçüde istihdamdaki artış sınırlanacaktır.
Kişisel gelişim insanın kendisini geliştirmenin yaşam boyu devam eden bir sürecidir. Size kendinizi keşfetme ve etrafınızdaki diğer insanlarla ilişki kurma ayrıcalığı verir.
Kişisel gelişim planınızı geliştirecek sizi ileriye taşıyacak adımların ne olduğuna dair 7 ipucu belirledik. Ve bunları sizin için derledik.
Kişisel Gelişim İçin İpuçları
Kişisel gelişim için; kendinizi kabul edin, gerçekçi ve kısa vadeli hedefler belirleyin, kendinizi tanıyın, çevrenizi genişletin, meditasyon yapın, öğrenmeye devam edin ve tutkunuzu keşfedin olmak üzere 7 temel öneriden kısa kısa bahsedeceğiz.
Kendinizi Kabul Edin
Kendinizi kabul etmek bir erdemdir. Değişmeyi kabul etmek kendinizi geliştirmenin ilk prensibidir. Hayatta yaşadığınız her deneyimden bilgi edinin. Başınıza gelen her şeyden insanlar bir şeyler öğrenir gerçeğini asla unutmayın.
Gerçekçi ve Kısa Vadeli Hedefler Belirleyin
Kendiniz için belirlediğiniz hedefler; spesifik, ölçülebilir, gerçekçi ve zamana bağlı olmalıdır. Her seferinde ileriye adım atmak için kısa vadeli hedefler belirleyin. Örneğin 10 ayda 10 kitap okumak istiyorsanız hedefiniz ayda bir kitap olmalıdır. Bu şekilde küçük hedeflerle ilerlerseniz 10 ayda 10 kitap hedefinize ulaşmış olursunuz.
Kendinizi Tanıyın
Eğer hayatta başarı kazanmak istiyorsan öncelikle kendinizi tanımanız gerekir. Kendinizi bilmek, geliştirmeniz gereken alanları tanımanızı sağlar. Sokrates, “incelenmemiş bir hayat yaşamaya değmez” demiştir. Kim olduğunuzu öğrenene kadar, çok fazla gelişme gösteremeyeceğinizi unutmayın.
Çevrenizi Genişletin
Sosyal bir insan olmak, hayatı sizin için daha ilginç hale getirecek ve yeni dostluklar için bir kapı açacaktır. O nedenle çevrenizi genişletmeye bakın.
Meditasyon
Meditasyon, mesleki gelişiminizde eşsiz bir rol oynar. Ayrıca meditasyon kendinizi periyodik olarak incelemenize olanak sağlar.
Öğrenmeye Devam
Öğrenmenin sonu yoktur. Ve öğrenme sürekli olur ise işte o zaman kişi hayatı daha farklı görmeye başlarsınız.
Tutkunuzu Keşfedin
Tutkunuzu keşfetmek hayat amacınızı bulmanın en kesin yoludur. Tutkunuz nedir? Bunu araştırmaktan ve bulmaktan asla pes etmeyin ve hep onun peşinden gidin işte o zaman her şeyin daha güzel ve anlamlı olacağını göreceksiniz.
♦
Bu makalede kişisel gelişim için yararı olacağını düşündüğümüz 7 temel öneriden kısa kısa bahsettik. Umarız bu temel tavsiyeler bir yerden başlamak adına fayda sağlar.
KSO Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Zeytinoğlu, artış eğiliminde olan işsizliğin önlenebilmesi için Yeni İstihdam Paketi ile getirilen önlemleri bütünüyle yerinde bulduklarını açıkladı.
İş dünyasına kapsamlı bir çağrıda bulunacaklarını ifade eden Ayhan Zeytinoğlu “İstihdam Seferberliği Türkiye’nin en büyük ekonomik sorunlarından biri olan işsizlik sorununun çözümü için büyük bir fırsat sunuyor. Sorunun çözümü için, bu fırsatı kullanmak ve gereken tüm desteği vermek üzere iş dünyasına çağrı yapıyoruz.
Bu arada işsizlikle mücadelede başarı çıtasının yükseltilmesi için, işsizlik gündemimizin bu kadar öncelikli bir konusu olmasına rağmen yaşadığımız eleman bulma güçlüğünün de sağlıklı bir analizini yapmaya ihtiyaç duyuyoruz. Bunun için üniversite ile bir proje üzerinde çalışıyoruz.” dedi.
Bir yandan işsizlik yükselmişken, diğer yandan istihdam etmek için aramasına karşın eleman bulamayan işletmelerin varlığına işaret eden Ayhan Zeytinoğlu; İşkur çağrılarına rağmen açık işlerin bulunduğunu ifade ederek “Sosyal bir sorunla karşı karşıyayız.” değerlendirmesini yaptı.
Ayhan Zeytinoğlu: “Kasım ayında bir firmamız 100 kişiyi istihdam etmek için İŞKUR’a başvurdu. İŞKUR 6.000 işsize çağrıya çıkmasına rağmen sadece 42 kişiden dönüş oldu. Bu sonucun işsizlik oranlarıyla örtüşmediğini görüyoruz. Burada sosyal bir sorun var. Bu sorunu tespit etmek için Kocaeli Üniversitemiz ile birlikte bir çalışma yapıyoruz. 2-3 ay içerisinde sonuçlarını kamuoyuna açıklayacağız.” şeklinde konuştu.
-İstihdam seferberliğini destekliyoruz
TOBB ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın işbirliği ile İstihdam Seferberliği Projesi başlatıldığını hatırlatarak “İl düzeyinde Odamız ve İŞKUR ile bu projeyi yürüteceğiz.” dedi.
İşsizlikle mücadelede başarı çıtasının daha da yükseltilmesi için çalışma hayatında işverenlerin geçmişten gelen bazı sorunlarına çözüm bulunmasının da yararlı olacağını vurgulayan Ayhan Zeytinoğlu; bu kapsamda, kıdem tazminatı, firmalara uygulanan cezalar ile uzman istihdamı zorunluluğu gibi konuların ele alınmasında fayda olduğuna dikkat çekti.
İşe iade davalarının yüzde 99,9 oranında işveren aleyhine sonuçlandığını hatırlatan Ayhan Zeytinoğlu; “İş sözleşmesi feshinin geçersizliğine karar verildiğinde, işverenlerimiz ciddi bir tazminat ödemekle yükümlü tutuluyor. Bu konuda işverenlerimizi de koruyucu hükümler konulacak şekilde yasal düzenlemelerin revize edilmesini yararlı olur düşüncesindeyiz.” dedi.
-Eğitici denetime gerek var
“Firmalara uygulanan cezaların yüksek olduğunu düşünüyoruz. Eğitici denetimlerden yanayız.” şeklinde konuşan Ayhan Zeytinoğlu, firmaların belli mesleklerdeki uzmanları istihdam etmek zorunda olduklarını hatırlatarak “Bu uygulama çok büyük şirketlerde sorun olmamasına rağmen, özellikle 50’nin altında işçi çalıştıran küçük ölçekli firmalarımız için sorun ve maliyet teşkil ediyor.” şeklinde konuştu.
-Bizimköy istihdam örneği…
KSO Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Zeytinoğlu, Bizimköy Projesi ile ilgili olarak da değerlendirmelerde bulundu. Bizimköy’de engelli istihdamını İş Kanununda yer alan ‘ödünç iş ilişkisi’ kavramından hareketle sağladıklarını hatırlatan Ayhan Zeytinoğlu, geçen yıl mayıs ayında Yasada yapılan değişiklik sonrasında, ödünç iş ilişkisi ile ilgili süreci rahatlatmaya yönelik önlem zorunluluğunun ortaya çıktığını ifade ederek şunları söyledi:
-Dünya birincisi proje
“Projemiz Dünya Odalar Federasyonundan bir ödül de almıştır. Bu projenin tüm Türkiye’de gelişmiş illere yaygınlaştırılmasını istiyoruz. BİZİMKÖY’de bugün 90 engelli arkadaşımız istihdam ediliyor.
Projenin ayakta kalması ve yaşatılması için yoğun gayret sarf ediyoruz. Buradan Vilayet ve İŞKUR’a desteklerinden ötürü teşekkür ediyoruz.
İş Kanununda yer alan ödünç iş ilişkisi kavramından hareketle istihdam sağlıyoruz. Sanayicilerimiz, kendi sigortalısı olarak istihdam edeceği engelli işçiyi BİZİMKÖY’de görevlendiriyor. Böylelikle doldurmakta zorlandıkları engelli kadrolarını kayden doldurmuş oluyor ve idari para cezası ödemekten kurtuluyorlar.
Ancak geçen yıl Mayıs ayında Yasada yapılan değişiklik sonrası, ödünç iş ilişkisi ile ilgili süreci rahatlatmaya yönelik talebimiz var. Böylelikle, Hükümetimizin çağrısına uyarak, Mart sonuna kadar 10 ve yıl sonuna kadar da 50 engelli daha istihdam edebileceğiz.”
-İş dünyasının beklentileri
Başkan Zeytinoğlu çalışma hayatı ile ilgili olarak iş dünyasının diğer beklentilerini de söyle sıraladı:
“2016 yılında yapılan düzenleme ile vergi diliminden dolayı ücretleri 1.300 TL’nin altına düşen asgari ücretlilere vergi desteği sağlanması hem çalışanlar, hem de işverenlerimiz açısından memnuniyetle karşılanmıştır. Bu girişimi teşekkürle karşılıyoruz.
Ancak; yılın son aylarında vergi diliminin artması nedeniyle, işçiler fazla mesaiye kalmak istemiyorlar. Bu sebeple, asgari ücret vergi diliminin alt dilimi olan 13.000 TL’nin yükseltilmesini istiyoruz. Her yıl asgari ücret artışı kadar alt vergi diliminin düzenli olarak artırılması halinde bu sorun ortadan kalkacaktır.
Zaten; vergi tarifesinin ilk ve ikinci dilimlerindeki oranların, yıllar itibariyle enflasyona göre eridiği, diğer bir deyişle vergi yükünün arttığı da gözüküyor.
-Kıdem tazminatı sorunu
Mevcut kıdem tazminatı düzenlemesinde kıdem tazminatı ödenmesi gereken durumların belirgin olması gerektiğini düşünüyoruz.
Eğer Fon uygulaması olacaksa; Kanun Tasarısı Taslağında “10 yıl, 15 yıl gibi belirli bir süre prim ödeyen işçinin isteği halinde kendisine tazminat ödeneceği” hükmü yer alıyor. Bu hüküm ile başka bir işyerine geçmesi durumunda kıdem tazminatı hakkının kaybolmayacağını bilen işçi, çok sık işyeri değiştirecek ve işveren nitelikli elemanlarını elde tutmak konusunda sıkıntıya düşecektir.
Bu sebeple her ne koşul altında olursa olsun haklı bir sebep olmaksızın istifa etmek suretiyle iş akdini fesh eden işçiye kıdem tazminatı ödenmemesi yerinde olacaktır.
Ayrıca; şu an giydirilmiş ücret üzerinden hesaplanan kıdem tazminatının çıplak ücret esas ödenmesi daha uygun olacaktır. Böylece işverenlerimiz, çalışanın rahat çalışması, işinden ve işyerinden memnun kalması için ek menfaatler sağlama konusunda daha rahat olacaktır.
Kıdem tazminatı fonunda çalışanın hak kazandığı yıllar itibariyle her yıl için o yıla ilişkin ücreti esas alınarak bir ödeme yapılmasının, fonun etkin kullanımı açısından önemli olduğunu düşünüyoruz.
Bununla birlikte; kıdem tazminatı ödemesinde kullanılmak üzere oluşturulan fonun, işverene faizsiz kredi kullanma olanağı sağlayacak şekilde yapılandırılmasının yerinde olacağı kanaatindeyiz.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından çıkarılan Büyük Endüstriyel Kazaların Önlenmesi ve Etkilerinin Azaltılması Hakkında Yönetmelik (SEVESO Direktifi) ile özellikle kimya sektöründe faaliyet gösteren firmalarımıza önemli yükümlülükler getirildi.
Bu yönetmelikten etkilenen toplam 858 firmanın 91’i Kocaeli faaliyet gösteriyor. Bu kapsamda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile işbirliği halinde birçok çalışma yaptık. Firmalarımıza yönelik bilgilendirme toplantıları ve AFAD işbirliği ile SEVESO eğitimi organize ettik.
İş Teftiş Kurulu Başkan Yardımcısının katılımı ile bir bilgilendirme toplantısı daha düzenledik.
Odamız bünyesinde “SEVESO Destek Merkezi”ni kurduk. Bu merkez aracılığı 15 üyemizin indirimli danışmanlık hizmeti almasını sağladık.
TÜBİTAK ile yapılması gereken yatırımlarla ilgili teşvik paketinin oluşturulması ve modelleme yazılımlarının yerlileştirilmesi konusunda görüşmeler yaptık. Söz konusu direktif ile ilgili görüş ve önerilerimizi içeren raporlarımızı paylaştık.
Öncelikle Odamızın talebi olan; SEVESO denetimlerinin idari yaptırımsız ve eğitim amaçlı yapılması bizleri ve firmalarımızı çok memnun etmiştir. Çok teşekkür ederiz.
Artık firmalarımız Direktif kapsamında hazırlaması gereken raporları hazırlayarak sundular. Bundan sonra bu önlemlerin alınabilmesi için tesislerde çok büyük yatırımların yapılması gerekmektedir. Bu kapsamda talebimiz; AB Fonları kullanarak yapılacak yatırımlar konusunda teşvik ya da destek mekanizmasının oluşturulmasıdır.